İngilizce ‘‘Re-fine’’ yeniden iyileştirme anlamında kullanılan kelime Türkçe ’de rafine olarak yer etmiştir. ‘‘Re-fine’’ anlamından da anlaşılacağı üzere iyi olan bir şeyin dahada iyi kılınması veya yeniden iyileştirilmesi manasında kullanılmaktadır. Diğer bir değişle, halihazırda iyi olan bir şey üzerinde bazı müdahaleler veya takviyeler yapılarak o madde farklılaştırılmış şeklinde ifade edilebilir. Örneğin; tuzun içerisinde iyot bulunmamaktadır,
ancak tuza iyot eklenmektedir. Günümüzde kullanılan rafine tuz olarak bildiğimiz tuzda bu şekilde bazı işlemlerden geçirilerek sofralarımıza ‘‘sofralık tuz’’ adı altında girmektedir. Bir bardak sirkenin içerisine atılan tuz 10 dk. bekledikten sonra alttan üste doğru gaz kabarcıkları çıkıyorsa tuz rafine tuz demektir (1organik.com, 2018). Deniz Tuzu: Deniz tuzu üretiminde genelde herhangi bir kimyasal kullanılmamaktadır. Güneş ve rüzgârdan faydalanılarak deniz suyundan tuzun buharlaştırılması ile ayrıştırılması temeline dayanmaktadır. Yani deniz tuzu, denizlerden direk elde edilen tuz çeşididir. Aşağıdaki tabloda 1 m3 deniz suyunda erimiş haldeki tuz miktarları farklı denizlere göre verilmiştir.
Tablo 2: Deniz ve Okyanusların Tuz Oranı
Denizler Kg/m3
Baltık Denizi 17
Hazar Denizi 6
Kuzey Denizi 30-35
Pasifik Okyanusu 32-35
Atlantik Okyanusu 32-36
Akdeniz 38-40
Kızıldeniz 43-45
Ölüdeniz 270
Deniz tuzu iyotsuz ve iyotlu olarak iki farklı şekilde kullanılmaktadır. Tuza iyot katılması ilk olarak 1917 yılında İsviçre’de uygulanmıştır. İyot eksikliğinin insanlarda troid rahatsızlığı yarattığı bilinmektedir. Gebelik esnasında ise kadınların yeterli derece iyot almaması ile çocuklarda zekâ geriliğine yol açtığı bilinmektedir (Ergin, 1988). İyot eksikliği Guatr hastalığına neden olmaktadır. İyot, Guatr hastalığına karşı trioksin ismi verilen hormonu etkisini yaratır ve bu hormon normal büyümeyi ve enerji metabolizmasını düzenler. İyot bileşikleri suda kolayca çözünmesinden dolayı yağmur sayesinde karadan denizlere taşınmıştır.
Bu nedenle iyottun temel kaynağı denizler sanılmaktadır. Ancak iyot eksikliği toprak koşulları ve yağmurlar nedeniyle kaynaklanmaktadır. Evrendeki en iyi iyot kaynakları sırasıyla deniz balıkları (832-1220 mcg/kg), midye (798 mcg/kg), deniz yosunu (1000-2000 mcg/kg) ve deniz tuzudur (1.4 mg I/kg‟a kadar). Bu açıdan bakıldığında deniz tuzundan alınan iyottun çok düşük olacağı görülmektedir (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2016: 48). Normal havanın 1 m3 ünde 1 mikrogram iyot bulunur. Bu miktar deniz üstündeki havada daha fazladır. Bu nedenle denizden uzak bölgelerde yaşayan insanlarda iyot eksikliğinden Guatr hastalığının yaygın olduğuna inanılmaktadır (Ergin, 1988: 29). Türkiye’de iyotlu tuz üretimi “İyot Yetersizliği
Hastalıklarının Önlenmesi ve Tuzun İyotlanması Programı” ile beraber 1994 yılından beri uygulanmaktadır. 1994’de iyotlu tuz kullanma oranı Türkiye’de %18 iken, 2008 yılında %85‟e (kentlerde: %90, kırsalda %72) çıkmıştır (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2016: 49).
Kaya Tuzu: Kaya tuzu geçmiş zamanlarda bir şekilde kuruyan su kaynakları sonucu oluşmuş tuzdur. Kaya tuzunun yemeklerde kullanılmamasının temel sebebi kuruyan denizin geriye kalan tuzu bir şekilde denizin diğer nemli kalıntıları içerisinde beraber tutmuş olabilme olasılığıdır
(Wolke, 2002). Kaya tuzu mağaralarında tuz çıkarılmasının yanında speleoterapi, güzel sanatlar uygulamaları, sağlık turizmi, rekreasyon ve depolama amacıyla da kullanılmaktadır (Timur, Orhan, ve Aksüt, 2014). Kristal kaya tuzu, havadaki artı iyonları nötr hale dönüştürmektedir. Bu sayede üst solunum yolları rahatsızlığı, astım, bronşit, alerji, polenalerjisi gibi hastalıkların tedavisinde olumlu sonuçlar verdiği düşünülmektedir (1organik.com,
2018). Öyle ki, Eski Sovyetler Birliğinde Solotvino köyündeki bir kaya tuzu mağarasına alerji hastanesi kurulmuştur. Günümüzde Azerbaycan-Nahçivan, Polanya-Wieliczka, Beyaz RusyaSoligorsk, Kırgızıstan-Çon/tuz gibi birçok destinasyondaki yer altı tuz mağaralarında klinikler
bulunmaktadır. Bu kliniklerin bulunduğu bölgelerde otel vb. turizm yapılanmaları da gelişim imkânı bulmuştur (Dede, 2011; Timur, Orhan, ve Aksüt, 2014). Son yıllarda Türkiye’de farklı açıklamaları ile halkın sevgisini ve güvenini kazanan Prof. Dr. Canan Karatay insan vücudunda üretilemeyen dışardan alınması gerekli olan 92 elementin 84’nün bozulmadan hala kristal kaya tuzu içerisinde bulunduğunu belirtmektedir. Ayrıca, bu tuzun hiçbir kimyasal katkı maddesini içermediği ve henüz çevresel kirlenmeye maruz kalmadığı içinse çok değerli olup, insan
ömrünü uzattığını belirtmektedir (Anadolu Ajansı, 2017). Kristal kaya tuzundaki titreşim frekansı 8 Hertz civarındadır ve bu oranda insanların beynindeki elektriğin oranına neredeyse eşittir. Aynı frekanstaki kristal kaya tuz bu nedenle dikkatlice oyularak aydınlatma amaçlı tuz lambaları haline getirilmiştir. Günümüzde tv ve monitörler 100- 160 Hertz oranında insanları frekansa maruz bırakmaktadır. Bu durum insanların vücut
dengelerinin bozulmasına ve bir sinir halinin başlamasına neden olmaktadır. Kaya Tuzu havadaki eksi iyonları artırarak şu unsurları temizler: Toz, polen (çim, yabani ot ve ağaç poleni), toz zerrecikleri, hayvan tüyleri, küflü sporlar, saman nezlesi, astım, hava arındırıcısı ve
ferahlatıcısı, koku azaltıcı, duman, depresyon, kronik yorgunluk. Bu sayede ortamdaki havayı temizleyerek sağlıklı bir yaşam alanı oluşumu için hava kalitesini artırır. Günümüzde radyasyonu nötralize edebilmek maksatlı kaya tuzu kullanılmaktadır. Öyle ki, atom çöpü olan radyasyon atıkları tuz mağaralarında saklanmaktadır (Aydın, 2018)